Erzurum Naat Şiirleri dönüşü İstanbul’a döneceğiz. Daha önce Bahaettin Karakoç ağabeyimize refakat eden şair-fotoğraf sanatçısı Yasin Mortaş hocamız Ankara üzeri Maraş’a dönecekti. Sabahleyin otelden Şair dostumuz Tacettin Şimşek bizi havaalanına götürecekti.
Otelden çıkmıştık. Havaalanına doğru yol alıyorduk. Derken birazdan Mehmet Yaşar Genç ağabey bizi telefonla aramıştı. Kendisi, bizden evvelki yolcuları havaalanına götürmüş ve otele geri dönmüştü. Bize yetişeceği düşüncesiyle orya uğramış, helallik isteyecekti. Kısmet başka zamana.
Bahattin Karakoç ağabey bana kimin aradığını sormuştu. Ben de şair dostumuz Mehmet Yaşar Genç’in aradığını söylemiştim. Biraz durdu ve “Yahu bu Yaşar bir şiir üslubu yakalamış galiba, sizce de öyle değil mi çocuklar” demişti. Şiir alanında tek tük mısralarla ayakta durmaya çalışan ben garibin söyleyeceği bir söz yoktu. Arabadaki diğer zevat da bir iki kelime dışında fazla konuşmak istemedi. Üstadın bu genç şairimiz hakkındaki yorumunu tasdik mahiyetinde başlarını salladığını görmüştüm.
Şiirimizin beyaz atlı prensi Bahaettin Karakoç’un bir şair arkadaşımız için yaptığı değerlendirme elbette mutluluk vericiydi. Bir kere ehl-i kudemadan olan Bahaettin ağabey kolay kolay şair beğenmez. Beğense de her şiirini beğenmezdi. İki gün boyunca Mehmet Yaşar ağabeyimiz bir fırsatını kollayarak üstada şiirler okudu. Bahattin ağabey bazı şiirleri iki defa okuttu. Yolda giderken de otel lobisinde de çay içerken de bu şiir okumaları hep devam etti.
Şu alemde rastlanır mı bu sevdanın eşine
Tac u tahtı yağmalanmış leyl u nehar bir ömür
Bi-ihtiyar düşmüş ise masivanın peşine
Vefayı yad eyler heman duymayınca yâr ölür
Böylece kulak misafiri olmuştum Mehmet Yaşar Genç’in şiirlerine. Daha doğrusu o üstada hitaben okuduğunu söylüyordu. Ama hazirun da müstefid oluyordu bu şiirlerden.
Son şiirimden de şu mısraları okuyorum deyince kulaklarımızı ona kabarttık
Safâ olsun ahir ömrüm yâr ile
Yanmış, kuru dallarımda su izi
Yıllar var ki; kavrulmuşum hâr ile
Derman için yollar bana denizi.
Bahaettin Karakoç, üstadımızın dikkatini çeken bu şiirler hakikaten yabana atılacak şiirler değildi. Fakat Şair Mehmet Yaşar Genç’in bir talihsizliğini daha önce tespit etmiş ve bu konuda şiir vadisinde kendisine bir tabela vermiştim. Hatta “bu vadi, Mehmet Yaşar Genç’in şiirine gitmektedir” diye yola ilk uyarı levhasını dikmiştim. Ama ne yazık ki şair dostuma tutunamayan bir fikir armağan ettiğimi sonradan farkına varmıştım.
Malum efendim, şair dostumuz Mehmet Yaşar Genç yine diğer bir şair dostumuz olan Nurullah Genç’in kardeşidir. Nurullah Genç “Rüveyda ve Yağmur” şiirleriyle haklı bir şöhret kazanmış. Bu şiir vadisinde ekeceği bütün mahsulleri ekmiş ve biçmiştir. Adama sormuşlar baht mı istersin yoksa taht mı? O da baht isterim efendim demişti ya. Baht gelirse taht da gelirdi elbette. Ama şiir vadisinde Yaşar Genç Ağabeyin ne bahtı ne de tahtı söz konusu şimdilerde.
Âcizane şair dostuma söylediğim fikir şu idi. Şiir dosyalarını hazırlarken kapağa artık Mehmet Yaşar imzasıyla çıkılmalısın demiştim. Nitekim bu fikrimde haklıydım. Daha önce edebiyat dünyasında şiirleriyle bildiğimiz dostumuz Mehmet Şamil Baş ve onu şiir kitapları vardı. Bir müddet sonra Ay Vakti dergisinde önce şiirlerini gördüğümüz ve daha sonra şiir kitabını çıkaran Mehmet Baş’ın şiirdeki varlığı söz konusu oldu. Kendisiyle aynı üslup ve ton rengi de benzer olunca Mehmet Şamil Baş dostumuz, yeni şiir kitabında “Mehmet Şamil” imzasıyla edebiyat otoritelerinin edebiyatseverlerin ve karşısına çıktı. Bu duruş belki edebiyat tarihi açısından da önemlidir. Bu gün Yunus Emre’nin şiirlerinin diğer Yunuslarca da yazılan şiirlerden ayırt edilebilmesi için edebiyat uzmanlarının çektiği meşakkati bilenlerdenim.
Aslında o, bu şekilde davranarak Nurullah Genç ağabeyin kardeşi olmaktan çıkmıyordu. Kendisine şiir vadisinde bir üslup seçmişti zaten. Ama edebiyat otoriteleri sırf soyadından dolayı onu değerlendirirken ikinci planda tuttuklarını gözlemlemişimdir. Sanki kendilerine kopya veriliyormuşçasına “Nurullah Genç’in kardeşiymiş!..” Gibi geçiştirmelerle Mehmet Yaşar Genç’in şiiri bir türlü hak ettiği değeri bulamıyordu.
Mehmet Yaşar Genç ağabeyimize şiir mecrasında başarılar dilerken Bahaettin Karakoç ağabeyimizin aziz hatırasına saygıyla: Ihlamurlar altında kaldı hatıralarımız, diyorum.
Âlemi donatsın bağ ile bostan
Vefa gerek, gelen emir ki; dosttan
Yerinden doğrulup çıkmaya yastan
Cennetine fer olmaya ben varım.
Şanlıurfa Emniyeti’nden sürücü sertifikası olanlara uyarı !
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.